| Eyaletlere göre 
            farklı düzenlemeler olmakla birlikte, süresiz ya da çalışma 
			izni içeren uzun süreli oturum izni (vize) olan veya Alman 
			vatandaşlığına geçmiş bir Türk 
            Almanya'da bir yıl ya da altı aydan fazla kalınca yasal bir şekilde 
            araç trafiğine çıkmak için Türk ehliyetini Alman ehliyetine çevirtmek 
            zorunda. Bunun için baş vuru yapacak kişi bir Alman sürücü okuluna 
            (Fahrschule) gidip bir tür sözlü sınav ve direksiyon sınavından 
            geçmesi gerekiyor. Bu en az 500 avro'ya mal olan bir uygulama ve 
            tabi bu da para ve zaman kaybı demek. Oysa ki bu durum, 
            Lüksemburg'taki Avrupa Yüksek Mahkemesi'nin 29 Nisan 2004 tarihli 
            kararına göre, AB ülkeleri arasında böyle değil; her hangi bir AB 
            ülkesine ait sürücü belgesi diğerinde de geçerli (haber için
            
            tıklayınız...) Öyleyse:1- AB ülkesi olmasa bile tek başına Türkiye'den alınan ehliyetin bir 
            yıl veya 6 ay süreyle yeterli görülüp daha sonra geçersiz sayılması 
            mantıksız, ama öte yandan hukuki bir yaklaşım da değil.Türk 
            ehliyeti ile trafiğe çıkılması tehlikeli bulunuyorsa bu süreli izin 
            niye?! Eğer Türk ehliyetine sahip biri izin verilen süre içinde 
            ehliyetini geçersiz kılacak her hangi bir trafik suçu işlemediyse bu 
            uygulama tamamıyla haksızdır.
 2- Konunun diğer yönü, son okuduğum bir haberden kaynaklanıyor. 
            Habere göre Alman Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Dr. Klaus Dienelt, 
            Serbest dolaşım Türklerin 1972de imzalanan 
            Katma Protokolden kaynaklanan kazanılmış hakkı. Almanya gereken 
            yasal düzenlemeyi bu yıl sonuna kadar yaparak Türklere vizeyi 
            kaldıracak. Bunu bütün AB ülkeleri yapmak zorunda. Yapmayana dava 
            açın demiş (haber için
            
            tıklayınız...)
 Eğer söz konusu Katma 
            Protokol Türk vatandaşlarına Türkiye'nin AB vatandaşlarına tanıdığı 
            türden bir serbest dolaşım hakkı tanıyorsa bu karşılılık ilkesi 
            ehliyetler için de geçerli olmalı diye düşünüyorum. Çünkü 
            Türkiye'nin AB ülkelerine ait sürücü belgelerine her hangi bir 
            kısıtlama getirmesi söz konusu değil.  Bildiğim kadarıyla 
            Türk sürücü belgelerine getirilen kısıtlama da tıpkı vize uygulaması 
            gibi 1980'den sonra, yani bu Katma protokolden sonra çıkarılmış 
            keyfi bir uygulama. Bu durumda Almanya'da ya da herhangi bir AB 
            ülkesinde yaşayan Türk ehliyetine sahip bir kişi ehliyetinin 
            sınavsız sualsiz AB sınırları içinde kullanabilmesi ya da oturduğu 
            ülkenin ehliyetine çevirebilmesi gerekir.   Eğer başvuru yapılan 
            trafik dairesi bu istemi ret ederse alınan 
            yanıtla konu mahkemeye götürülüp iç hukuk yollarından sonuç 
            alınamazsa gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidilerek 
            sonuç alınabilir.  Vakti ve parası 
            olanın Türk ehliyetini bu yolla tanıtmayı bir denemesi tavsiye 
            edilir*. * Her 
			ne kadar bir hukuki tutarlılık zemininde Türk sürücü belgesinin 
			Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde tanınmasını talep 
			ediyorsak da sürücü belgesi olan her kişinin gerçekten bu belgeyi 
			"hakkını vererek, gerekli eğitim süreçlerini ve sınavlarını yasa 
			dışı yollara baş vurmadan" eksiksiz tamamladıklarına dair vicdani 
			kanaatlerinin tam olması gerektiği açıktır. "Kestirme yollardan 
			alınmış bir sürücü belgesiyle" trafiğe çıkanın yalnızca kendinin 
			değil; tamamen suçsuz başkalarının da can ve mal güvenliğini 
			tehlikeye attığı unutulmamalıdır. Yani burada Türk veya başka ülke 
			sürücü belgesi olanın her ne pahasına olursa olsun bunun 
			geçerliliğinde ısrar  etmesini ve trafiğe çıkmanın bir yolunun 
			bulmasını savunmuyoruz. soru: 
			...Ben Almanya'da gecici süreyle ikamet eden 
			birisiyim. Yani Almanya'da oturmuyorum isim geregi 2 yillik bir 
			proje icin buraya geldi. daha önce de 2 yil Berlin de ögrenci olarak 
			bulunmustum. Aradaki zarfta Türkiye'de calisitim. 
			Bu 
			ehliyet konusunda temelli oturum 
			izni olmayan bir Türk vatandasinin
			araba kullanma lisansi icin 6
			ay gecince 500 euro ödemek 
			zorunda olmasi hic akla 
			uygun gelmiyor. Hukuki bir sürec
			baslatilabilir mi bu konuda 
			bilginiz var mi diye sormak 
			istedim? 
			Zira ben 6 ay sonra Türkiye ye 
			döndükten sonra. Tekrar Almanya'ya turistik amacla geldigimde bile, 
			gecici oturma izinleri ile Almanya daha öncebulundugum icin araba 
			kullanamiyorum anladigim kadariyla. Akla yatkin bir durum degil. 
			Illa Almanya'da temelli kalici göcmen mi olmak gerekiyor.
			A.K. 
				Yanıt: 
				Bu durumda Türkiye'den 
				alacaginiz uluslararasi trafik belgesi yeterli olmasi lazim; 
				yoksa Alman ehliyeti zorunlulugu daha ziyade "daimi oturum izni" 
				olanlar icin gecerli. Yine de oturum izni türünüze ve süresine 
				göre Türkiye'den aldiginiz uluslararasi sürücü belgesinin 
				gecerliligi ve süresini bulundugunuz sehrideki trafik dairesine 
				(verkehrsamt) sormanizda yarar var... belki tatmin edici bir 
				aciklamayi söz konusu trafik dairesinin internet sitesinde de 
				bulabilirsiniz. 
			 
				Not: Burada sürekli veya uzun süreli (cesitli basliklar altinda 
				oturum izni var) olanlar icin türk ehliyetini alman ehliyetine 
				cevirmek gerektiginde öyle 500 euro vermek yetmiyor; teorik ve 
				direksiyon sinavlarini yapmak gerekiyor. Genelde ilgili ehliyet 
				okulunun istegi üzerine en az 4 saat pratik ders de almak da 
				lazim. 
			 
				* Verdigim bilgiler hukukiken baglayici degildir... benimki 
				yalnizca vatandas yakinmasi Daha güvenilir bilgiyi ilgili 
				makamlar ve bir avukattan alabilir, hukuki haklarinizin 
				aranmasinda da avukatlar yardimci olabilir.   |